bir kimseye 'nasılsınız, ne durumdasınız' anlamında nezaket sorusu yöneltmek: 'Karşılıklı oturdular, hâl ve hatır sordular, sonra sustular.' -R. H. Karay. 'Rapor almışsa, çiçekler, kolonyalar getirir, hâlimizi hatırımızı sorar, moral verir.' -M. İzgü.
Türü : Deyim
Kaynak : TDK - Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
İçinde "hâl" kelimesi Geçen Atasözleri ve Deyimler
Arzuhâl Gibi (kadar) Deyim
Başına Bir Hâl Gelmek Deyim
... Bir Hâl Almak (hâle Girmek) Deyim
Bir Hâl Olmak Deyim
(bir Şeyi) Kendi Hâlinde Bırakmak Deyim
(birini Veya Bir Şeyi) Kendi Hâline Bırakmak Deyim
Çocuk Oyuncağı Hâline Getirmek Deyim
Damdan Düşen Damdan Düşenin Hâlinden (hâlini) Bilir Atasözü
Gözle Görülür, Elle Tutulur Hâle Gelmek Deyim
Hâl Hâlin Yoldaşıdır Atasözü
Hâlâ O Masal Deyim
Hâlden Anlamak (bilmek) Deyim
Hâle Yola Koymak Deyim
Hâli (hâlleri) Duman Olmak Deyim
Hâli Harap Olmak Deyim
Hâli Kalmamak Deyim
Hâli Tavrı Yerinde Deyim
Hâli Üzere Deyim
Hâli Vakti Yerinde Deyim
Hâline Bakmamak Deyim
